Türkiye’de Verimerkezi İşletmek (süper kahraman olmak)

Verimerkezi işi nedir? Bu konuda bolca yazı bulabilirsiniz. Ben kabaca neden zorlanacağınızı, karşınıza kimlerin neden çıkacağını anlatmaya çalışacağım. Bu anlatacaklarım tamamen hayal ürünü ve uydurmadır. Herhangi bir kişi yada kuruluşa hiç bir şekilde işaret edilmemektedir.

Öncelikle yaşayacağın ilk zorluk işin yasal sürecindedir. Şirketi kurma adımında yapacağınız işi tam olarak kapsayan bir tanım bulunmadığından siz bilgisayarcı ile internetçi arasında bir yerleri gözünüze kestirmelisiniz. Bu 2 seçenek arasında yasal zorunluluk ve kriterler ciddi farklı olduğundan seçimde dikkat etmeniz, sonrasında yaptığınız seçim yüzünden gereksiz bir sürü iş ile uğraşmanız gerektiğini bilerek yapmanız önemlidir.

Şirketi bir şekilde kurduktan sonra öncelikle lisanslama ve ülkemizdeki bağlı olunacak kurumlara dahil olma sürecine girişmeniz gerekiyor.

Bu ne demek diyenler için hemen açalım, verimerkezi aslında Yersağlayıcı veya ISP gibi ama değil arasında olduğundan benim bu yazıyı yazdığım dönemde her 2 sertifikayıda seve seve almanız, her 2 sertifikanın yasal zorunluluklarına uymak için gereken çalışmaları yapmanız gerekiyor. Örnek olarak ISP olursanız ISP ler için gerekli olan süreçlere uymak zorunda olup yıllık cironuzun %1,35 ini vergisel olarak gider bile gösteremediğiniz şekilde devlete ödemeniz gerektiğini gözden kaçırmamanızı öneririm.

(not1: bu konuda verimerkezi işletmecilerinin yasal durumu ve süreçler konusunda bir çalışmanın BTK ve Ulaştırma bakanlığı nezlinde yürütüldüğünü söylemem gerekiyor, bu konuda bizim bolca şikayetimize karşılık BTK yetkililerinin durumun farkında oldukları ve bu konuda çalışmaların sürdüğünü bize aktardıklarını belirtmem gerekiyor.)

Bu süreçleri aştıktan sonra şimdi lokasyon seçme noktasına geldiysek eğer çeşitli seçenekler üzerinde durmamız gerekiyor.

Eğer ulaşımı kolay olan, kaliteli bir lokasyon istersek şehir merkezi noktalarında olmak istersek öncelikle kira bedellerinin m2 başına 40-60 tl civarındadan başladığını unutmamak gerekiyor. Bu bedelleri ödemeyi göze aldığınızda da aslında size uygun lokasyonu bulmanın para ödemekle de elde edilemeyeceğini göreceksiniz.

Lokasyon seçimi sırasında öncelikli olarak giriş çıkış güvenliğine dikkat etmek gerekiyor.

Ardından bolca elektrik kullanacağınız için ciddi bir enerji alt yapısı talebiniz olduğunda sizi yarı yolda bırakmayacak bir mecra olup olmadığını öğrenmeniz gerekiyor. Bunu yapabilmek için normalde bina idaresine başvurmanız yeterli olur. Hah yok böyle birşey. Bunu anlamak için sizin bu konuda yetkili olan birilerine ulaşmanız, genelde binanın yönetimi ile yakın iş yapan bir elektrik mühendisi veya mühendislik şirketine ulaşmanız mecbur tutulacaktır. Bu mühendislik şirketi sizin talebiniz olan bu alt yapıyı o mecranın sağlayıp sağlayamadığını, sağlıyor ise nasıl sağladığını size aktarabilmek için size fatura kesmeye başlayacaktır. Bu arada bu süreç başladığı anda bu şirket veya kişiler ile iyi geçinmeniz menfaatinize olacaktır.

Elektrik kapasitesinin yeterliliği konusunda yapacağınız çalışmalarda enerji sağlayıcı mecra ile ve bu enerjiyi size satan şirket/devlet kurumu ile diyaloglara başlamanız gerekecektir.

Enerji en belalı noktalardan biridir, çünkü neredeyse yılda 2-3 defa zamlanan, en ufak bir yurtdışı krizinde faturaya ilk zam yediğiniz gideriniz olacaktır. Bu arada bu paraları ödeyerek bile kaliteli sorunsuz bir servis alacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Enerji sağlama noktasında kriterlerin başında Trafo durumu, trafonun besleme noktasından alabileceği maksimum kapasite, trafonun göz durumu vs vs bir sürü parametre vardır. Bu arada bu parametlerin her birini öğrenmek sizin menfaatinize olacaktır. Aksi halde alt yapı olarak 300 kw kapasite kullanmaya müsait bir lokasyonda siz gidip 1600 kw kapasiteli trafo yatırımı yapmak zorunda kalabilirsiniz.

Enerji tarafındaki önemli noktalardan bir tanesi de kullanılacak kapasiteye göre özel şirketler üzerinden enerji satın alabilmektir. Bu noktada size %30 civarında enerji indirimi sağlayabilecek şirketler bulunmaktadır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken süreç ise aslında devletin uygulamış olduğu farklı saat dilimlerine göre farklı tarife uygulamasını kullanarak zaten %27-29 aralığında oranları alabilir olduğunuzdur. Bu nedenle enerji satın alımı sırasında iyi pazarlık yapmanız önemlidir.

Enerji kapasitesi konusunda çalışmanızı bitirdikten sonra enerjinin sürekliliğini sağlamak için iç yapınızdaki elektrik mühendisliği noktaları önemlidir. Bu noktada yedeklilik, jeneratör yapılandırması, ups yapılandırması gibi noktalara göre elektrik projenizin verimerkezi planlamadan anlayan bir mühendis veya mühendislik şirketi tarafından yapılandırılması önemlidir. Eğer işin ucuzuna kaçarak mahalle elektrikçisi üzerinden ilerlerseniz ilk sorun anında tüm sistemi kaybetmeniz olasıdır.

Bu noktada TIER standartlarını incelemenizi öneririm. Yapının sürekliliği için dünya standartları tarafından belirlenmiş süreçler sizin işinizi kolaylaştıracaktır. Bu noktada altını çizmemiz gereken nokta bu işin ucuz olmayacağı olacaktır. Ucuz iş yapmanız durumunda uzun vadede mutlaka daha fazla para kaybedeceğinizi bilmelisiniz.

Enerji tarafındaki mühendisliği çözdüğümüze göre jeneratörü seçelim.

Öncelikle ülkemizde Aksa, Teksan gibi büyük jeneratör üreticileri bulunmaktadır. Ben ilk iki jeneratörümü Teksandan, sonraki 2 jeneratörümü Aksa dan satın aldım. Teksan konusunda ben gayet olumlu ve iyi yorumlar yapabilirim, en azından cihaz yüzünden hiç bir arıza yaşamadığımızı, teksan’ın destek ekibinden gayet memnun olduğumuzu hala hatırlarım. Aksa konusunda ise iyi yorum yapmam pek mümkün değil. Aksa ile çalıştığımız süre boyunca cihaz 9 defa arızalanmıştır. Bu arızaların tamamı kullanılan malzeme kalitesi veya kalite kontrol süreçleri ile ilgilidir. Buna ek olarak Aksa nın satışını yapan aracı şirketlerin yetkinlikleri ile ilgili problemleride eklersek ben Aksa jeneratörlerini muhtemelen bundan sonraki hiç bir işimde kullanmayacağım diyebilirim.

Kaliteli olarak ne alalım derseniz bu noktada hali hazırda 2 adet CAT jeneratör, 2 Adet Mitsubishi, 2 Adet Teksan jeneratör kullandığımızı söyleyebilirim. Cat bu üreticiler içerisindeki en eski ve kalitelilerindendir. Fakat fiyat olarak maliyeti 2 katına kadar fazla olabilmektedir. Cat jeneratörleri ülkemizde Borusan tarafından sağlanmakta ve oldukça yetkin ve kaliteli bir destek yapısında hizmet sağlamaktadırlar. Bu nedenle tavsiye ederim. Diğer markalar konusunda da olumlu yorumlarım bulunmaktadır. Fakat elektrik bizim işin can damarı olduğundan bence ana yükü her zaman büyük markaya emanet etmek daha doğru olacaktır.

Jeneratör yapılandırmasında mutlaka SNMP kontrollü bir sistem tercih etmenizi öneririm. Bu sayede sürekli takip ve raporlama şansınız olacaktır.

Jeneratör sistemine sürekli olarak yakıt sağlamanız gerekeceğinide hatırlatırım. Bu nedenle jeneratörün konumu önemlidir, acil durumlarda yakıt tedariğini düşünmeniz önemlidir.

Jeneratör konusundaki son önerim ise bu cihazların devasa SES çıkardıklarını unutmamanız olacaktır. Çıkan ses nedeni ile komşu ve civardaki mecralardan şikayet almanız, belediyeye şikayet edilmeniz mümkündür. Bu yukarıda saydığım lokasyon seçiminizi bile etkilemesi gereken noktadır. Ülkemizde belediyeler jeneratör kullanımlarını denetleme ve çıkan ses nedeni ile cihazların kullanımını engelleme ve bu alanda ceza yazma yetkisine sahiptirler. Yaptığınız işin ticari hacmi ne kadar fazla olursa olsun, yan binada uyuyamayan bir komşunuz varsa ve bu komşuyu mutlu etmiyorsanız yapılacak şikayetler nedeni ile jeneratörü kapatmak zorunda kalmanız olasıdır.

Jeneratör sonrasında UPS sistemi konusunda da benzer süreçler vardır. Bu konuda kişisel görüşüm kesinlikle ama kesinlikle Yerli bir UPS üreticisinden ürün almamanız, size anlatılan hiç bir şeye inanmamanız, gösterilen referanslara kesinlikle kanmamanız olacaktır. Yerli üreticiler 1-5 kw gibi düşük kapasitelerde bolca kaliteli ürün geliştirmiş olabilirler, fakat büyük kapasitelerdeki çözümleri kesinlikle yetersiz, çağın dışında kalmış çözümlerdir.

UPS olarak bundan 2-3 yıl öncesi olsaydı kesinlikle APC ürünlerini tercih etmenizi önerirdim. APC ürünleri 2-3 yıl önce Amerikan şirketi olmaktan çıkarak Fransız Schneider şirketi bünyesine girmiştir. Bu süreç sonrasında şirket Merlin Gerin UPS üreticisi şirket ile birleşmiştir. APC fiyat avantajı bu süreç sonrasında kaybolmuştur. Ürün kalitesi ile geçmişte rakipsiz olan APC bu süreçler ile uğraşırken avrupalı diğer üreticilerin kaliteli ürünleri ile bence 2. sıraya gerilemiş durumdadır.

APC ürünlerinden eski Silcon ailesi bence en cici ürünlerdendir. Bu konuda ürün kalitesinde herhangi kötü bir yorumum bulunmamakla beraber eğer bulabilirseniz 4-5 yaşında da olsa mutlaka APC Silcon ları tercih etmeniz olacaktır. Akü yenilemesi ve genel bakımını yaptıktan sonra bu cihazlara gönül rahatlığı ile güvenebilirsiniz.

Alternatif olarak UPS tarafında eaton ve newvawe ups markalarını da öneririm. Biz şuanda aktif olarak 1x 500kva apc symmetra, 2x 160 kva apc silcon, 2x 80 kva apc silcon ürünlerine ek olarak 2x 250 kva newvawe ve 2×100 kva newvawe ürünü kullanmaktayız. Paralelleme teknolojisi konusunda dertsiz olduklarınıda hatırlatırım.

Bu markalara ek olarak AEG, Siemens gibi markalarında oldukça kaliteli ürünlerini yönetimini yaptığımız verimerkezlerinde aktif olarak kullanmaktayız.

UPS sisteminin kurgulanması sırasında altını çiziyorum bu alanda deneyimli mühendislik şirketleri ile veya direkt olarak UPS satan firmanın tecrübelerinden faydalanarak ilerlemeniz önemlidir.

UPS sisteminin redundant olması yine çoook önemli bir noktadır ki, sadece işin arızasını değil bakım ve denetim anlarında, kapasite yükseltme gibi noktalarda da bu yedekli yapı sizin hayatınızı kurtaracaktır.

UPS, Jeneratör iç üniteleri ve Pano ortamının tamamının nem ve ısısını iyi derecede sabit tutmanız gerektiğini unutmayınız. Bu alanlarda yine yedekli soğutma bulundurmazsanız, cihazlar aşırı ısı altında kendini kapatmak zorunda kalacaktır. Bu nedenle bu alanları mevcut operasyon alanından hariç ve iyi korunaklı olarak tasarlamanızı öneririm.

UPS ve Jeneratör sonrasında verimerkezinin iç yapısına geçmemiz gerekiyor.

Eskiden olsaydı yükseltilmiş döşemeyi şart olarak nitelendirirdim. Fakat son yıllardaki soğutma teknolojilerinin değişimi nedeni ile yükseltilmiş döşemeye gerek yok diyebilirim. Eğer inrow soğutma tercih edecekseniz bu noktada döşeme yapmanıza gerek yoktur.

Kabin grupları tarafında soğuk-sıcak hava ayrımına dikkat ettiğiniz sürece istediğiniz soğutma teknolojisini tercih edebilirsiniz.

Kabinleri kendi ortamınıza göre boyut ve renk olarak dilediğiniz gibi yaptırabilirsiniz.

Ben son dönemde beyaz veya açık bir renk tercih etmeyi çok fazla istemiş olsam da tüm sunucuların siyah renkte olduğunu, klimaların inrow olarak siyah olduğunu düşünürsek renk olarak görüntü bozukluğu olmaması için siyah rengi tavsiye etmek zorundayım.

Soğutma teknolojisi olarak piyasada pek çok marka bulabilirsiniz. Bu konuda bugüne kadar en stabil ve genel olarak dertsiz olduğunu düşündüğüm marka EMERSON olacaktır. Emerson’un hem inrow hemde geleneksel metod, hem freecoling hem de çiller sistemine uygun yapıları bulunmakta ve bu konuda size geniş detaylı bir çözüm sunabilirler. Emerson çözümleri konusunda Altay grup ile yıllardır aktif olarak çalıştığımızı belirtmek isterim.

Soğutma tarafında biz bir dönem APC şirketinin inrow soğutma ürünlerini kullanmış olsakta bu konuda APC Türkiye nin gerçekten çok yetersiz bilgisinden ötürü ürünleri devreye alma sürecinin 6 ayı aşmış olmasına ek olarak bize 2 defa hatalı üretim yaptırmış olmalarıda ciddi derecede kötü yorum yapmamı sağlamıştır. Şu günlerde dış üniteleri içerisinde üretim hatası olduğunu düşündüğümüz konular sebebi ile bu ürünlerin bir kısmını kullanamamaktayız. Bu yüzden size APC den uzak durmanızı Emerson ürünlerini tercih etmenizi öneririm.

Klima ürünlerinin iç borulama yapısı uygulama olarak ciddi dertli bir durumdur. Bu nedenle planlama sırasında yine bir mekanik mühendisliğine ihtiyaç duyacaksınız. Bunları el ile çizebilirim düşünceniz var ise bu işi yapmak yerine pazarda domates satarak daha fazla para kazanabileceğinizi söylemeden edemem.

Bu yapılardan sonra network tarafı, sunucu markalarının seçimi, uplink sağlayıcılarının tercih edilmesi noktaları çözmeniz gereken noktalardır. Fakat bu noktada bilgi paylaşmayı doğru bulmamaktayım.

Verimerkezi sektörü gelecekte çok farklı noktalarını konuşacağımız bir yapıya doğru ilerlemektedir. Bu sektörün şuandaki ana oyuncuları önümüzdeki yıllarda çok hızlı bir şekilde değişecektir. Bu değişimin ana noktasında geçmişte ve şu günlerde işin içinde yer alan büyük sermaye şirketlerinin bu alanı konunun uzmanlarına bırakmaları yer almaktadır.

Yukarıda saydığım adımların tamamının işletmesi teorik olarak gerçekten oldukça basit görünmektedir. CAPEX ve OPEX ayarları oldukça basit yapıda hesaplanabilmektedir.

Yukarıda saydığım yapılandırmalarda N+1 planlanan 400m2 aktif operasyon alanı için en optimum yatırım 2 milyon TL civarındadır. Bu yapılandırmayı N+N planlamanız noktasında yatırım 3 milyon TL civarına çıkacaktır. Bu değerleme altındaki yatırımlar kalite olarak sektörle rekabet edemeyecektir.

Fakat tüm bu süreç kurumsal bir kurguda organize edildiğinde rekabet edilmesi zor bir duruma ulaşacak, alanında uzman rakip şirketler ile rekabette zorluklar yaşanacaktır. Bu nedenle sermaye şirketleri bu alanda bir kaç yıl çalışma sonrasında şirketleri ya konsolide edecek, yada tasviye sürecine girişeceklerdir.

Bu konu alanında uzman bir şirket yöneticisi olarak kişisel görüşüm olmakla beraber bu görüşüm yurtdışındaki dünya devi verimerkezlerinin son 10 yıl içerisindeki gelişimlerini az da olsa incelediğimde tartışmasız yaşanacağını düşündüğüm durumdur.