Bir işe girmenin tek yolu o işe sıfırdan başlamak olmak zorunda değil. Hali hazırda var olan ve belli bir noktaya gelmiş bir girişimi satın almak da bazı durumlarda son derece mantıklı bir seçenek olabilir. Zaten böyle bir seçeneğin varlığı pek çok girişimcinin çıkış yapma hayali kurmasını da mümkün kılıyor.
Peki, ama hangi durumlarda yeni bir iş kurmak, hangi durumlardaysa var olan bir işi satın almak daha mantıklı? Özellikle de işe satın alma açısından bakıp bu sorunun yanıtını vermeye çalışalım…
Zaman meselesi
Yeni bir iş kurmak her şeyden önce işlerin istenen seviyelere ulaşması için çoğunlukla ciddi bir süre geçmesini göze almayı gerektirir. Dolayısıyla alandaki bir boşluğu hızlıca doldurmak ya da yeni bir pazarda hızlı bir şekilde varlık göstermek isteyenler için ilk tercih iş kurmaktansa, var olan bir girişimi satın almaktır.
Yetenek avcılığı
İngilizcede “acqui-hire” kelimesinin tam bir Türkçe karşılığı yok, en yakını olarak sanırım “yetenek satın almak” kullanılabilir. Bir şirketin girişimcileri veya ekibindeki önemli kişileri var olan büyük bir şirkete kazandırmak her zaman kolay bir şey olmayabilir. Bazı durumlarda bunun tek yolu o şirketi satın almaktan geçiyor. Bazı yabancı dev teknoloji şirketlerinin yeni girişimler satın alıp, onların var olan hizmetlerine son vererek, katılan ekibi büyük şirketin farklı departmanlarına dahil etmeleri sık karşılaşılan durumlar.
İnovasyon satın almak
Özellikle de şirket büyüdükçe ister istemez hantallaşıp ve yenilikler üretmesi zorlaşabiliyor. Google gibi bu konuda istisnai yaklaşımlara sahip firmalar var ama bu modelleri uygulayabilen firmaların sayısı çok az. Yenilik üretemeyen, sunduğu hizmet veya ürünlerin yörüngesinde dönüp durmaya mahkum gibi görünen şirketler için bu döngüyü kırmanın yolu; kendi alanlarında yenilikçi bakış açılarına sahip firmaları satın almak olabilir.
Müşteri satın almak
Firmalar büyüdükçe genellikle daha fazla satış yapmak için ister istemez daha geniş alanlara kayarak, daha genel bir hedef kitleye hitap edecek ürün ya da hizmetler sunmaya başlar veya var olan ürün ya da hizmetlerini buna göre yeniden şekillendirir. Büyümek için bu çok mantıksız bir yaklaşım değil ama bu seferde o genel hedef kitlenin içerisinde yer almayan kendi içerisinde ayırt edici özelliklere sahip farklı hedef kitleleri elden kaçırabilirler. Bunları tekrar kazanmanın yolu, hali hazırda o niş alandaki müşterileri elinde tutan daha küçük firmaları satın almak olabilir. Aslında genç kullanıcılarla bağları zayıflayan Yahoo’nun genç kullanıcıların çok sevdiği Tumblr’ı satın almasının arkasında yatan önemli nedenlerinden biri de buydu.
Risk faktörü
Ne olursa olsun iş daima belli oranda bir risk içerir. Peki, yeni bir işe sıfırdan başlamak mı daha riskli, yoksa var olan bir şirketi satın almak mı? İlk bakışta yeni bir işe başlamak daha riskli görünüyor. Diğer yandan Elinde belli bir kaynağı olan bir firma için yeni bir girişim, özellikle de ilk aşamada daha düşük maliyetli bir seçenek. Düşük bir yatırım ile başlayıp işin oturması ve gelir gider dengesine göre sonraki adımlara atmak fena bir fikir olmayabilir.
Bu sırada yeni bir iş satın almanın da azımsanamayacak kadar riskli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yıllık cirosu 100 bin ile 300 bin arasında olan bir şirketi 1 milyon civarında bir rakama satın almak mümkün olabilir. Fakat hali hazırda nakit akışı olan bu şirketin parasını çıkarması için geçecek olan yıllar içerisinde her şeyin ideal koşullarda devam edeceğinin bir garantisi yok. Dolayısıyla risk açısından bakınca satın alınacak girişimin ve pazarın özel durumlarını iyi analiz ederek, ona göre hareket etmek çok daha sağlıklı bir durum gibi görünüyor.
Sonuç olarak yeni bir işe girmek de, bir girişimi satın almak da farklı koşullarda daha doğru seçimler olabilir. “Exit” vaktinin geldiğini düşünen girişimciler için de tüm bu değerlendirmelerin farkında olmak ve çıkışın nasıl gerçekleşebileceğini kurgulamak son derece faydalı olabilir…